İnsan en çok bir eylül akşamı özler. Bir gülümsemeyi, bir sıcak merhabayı, bir bakışı, bir sesi... Yaprak yaprak dökülür özlemler, bir ağaç gibi...
Bir şehre karşı oturup, düşünürsün: O güzel insanlar gittiler. Belki de hiç gelmeyecekler. İşte bu yüzden zamanında yaptığın saçmalıklara kızarsın, keşke daha çok sarılsaydık dersin, bir şeyleri hep "daha çok" yapsaydık. O zamanlara daha çok şey sığdırabilseydik...
"Böyle olmamalıydı, şu an sarılıyor olmalıydık, eylül bu yağmursuz olur mu hiç?Yağmur yağacak, ben kiminle şemsiyenin altına gireceğim şimdi?"
Hiç kimse eylül ayında, tek başına şemsiyenin altında yürüyecek kadar yalnızlığı hak etmiyor.
Hakan Altay